Sesli Makale

Almanya şansölyesi Merkel'e, “Türkiye'ye sakın gelme Erdoğan'a yarar” diye mektup yazmışlardı, şimdi kime mektup yazacaklar, diye çok merak ediyorum.

Öyle ya…
Brüksel'de geçen gün yapılan zirvede, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılımı için müzakerelerin hızlandırılması kararı alındı.
Sahi, Merkel'e mektup yazan aklı evvel okuryazar takımı ve şebelek akademisyenlerimiz ne yapacak şimdi?

Mahut mektuplarında, “AB'nin değerlerini yalnızca AB sınırları içerisinde değil, aday ülkeler dahil tüm dünyada muhafaza ve teşvik etme yükümlülüğünü getirir. Oysa başta Sn. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Sn. Başbakan Davutoğlu olmak üzere hükümet ve AKP'nin parti mensupları bu değerleri açıkça ihlal etmekte...” demişlerdi.

Bununla da kalmamışlar, Merkel'in Türkiye ziyaretinin Erdoğan'a yarayacağından hareketle rahatsızlıklarını dile getirmişlerdi: “Bu bağlamda yapacağınız ziyaretin kampanya ikliminde siyasi bir destek olarak görüleceğinden ve AB'nin en önemli değerlerini çiğneyen siyasetçileri taltif etme ihtimalinizden dolayı akademisyenler olarak fevkalade rahatsızız…”

Canlarım benim ya, ne umdular, ne buldular!..
Allah kimseyi bunların haline düşürmesin.

“Bunlar” dediklerim içinde, Çalışkan Koray dahil 100 “değişik” isim vardı. Bu saatten sonra tek tek isimlerini sayacak değilim, kısaca, “Koray Çalışkan'lar” deyip geçelim.

Sen kalk ömür boyu AB deyip dur, her pozisyonunu ona göre al, bütün kıstaslarını oradan ver, AB'ye girelim diye fasılasız diller dök ama buna rağmen AB yolunda bir milim yol alma…

Fakat…
AB'den Türkiye'ye ayar için sipariş verdiğin bir zamanda, Türkiye'nin AB üyelik süreci hızlansın…

Nasıl bir haldir bu?
Elinizi vicdanınıza koyun da söyleyin, bu Çalışkan Koray'lar ne yapsın, dizini mi dövsün, başını taşlara mı vursun?

Bakın, Brüksel zirvesi, Alman medyasında nasıl yankılandı: “AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, Türkiye´nin AB üyeliği yaklaşıyor ifadesini kullandı.(…) Zirve Türkiye´nin yeni hükümeti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan´a bir hediyedir. Çünkü; büyük sözlerin söylendiği bir gündü- ancak sadece Türkiye tarafı için.” (Welt Online)

Gördüğünüz gibi, Erdoğan'ı şikayet ettikleri AB, Erdoğan'a “hediye” veriyor.
Bir örnek daha verelim: “Türkiye taleplerinin çoğunu kabul ettirdi. Brüksel´deki özel zirvede AB Türkiye´ye milyarlarca maddi yardım, vize kolaylığı ve AB üyelik sürecinin hızlandırılması sözü verdi (…) Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan´ın arzu ettiği ve son zamanlarda bir hayli uzak görünen siyasi takdir gerçekleşmiş görünüyor.” (Spiegel Online)
Çalışkan Koray'larda biraz gurur olsaydı, bu haberden sonra gider Saray Burnu'ndan kendilerini denize atarlardı.

Şu düştükleri hale bakın:
Sayın Erdoğan'a ayar verilsin diye mektupla sipariş verdikleri yerden Erdoğan'ın arzusu doğrultusunda karar çıkıyor.

Bu da, Bild Online'dan: “Türkiye ve AB, mülteci krizinin çözümü konusunda anlaştı. Zirvede Türkiye´ye 3 milyar Euro yardım ve Ekim 2016´dan itibaren vizesiz seyahat sözü verildi (…) Türkiye ile yılda iki kez zirve yapılacak. Hemen Aralık´tan itibaren AB üyelik görüşmeleri yeniden açılacak…”

Çalışkan Koray'lar için bu haberden daha korkunç ne olabilir?
Şimdi kime mektup yazıp arzuhallerini bildirecekler?
Neyse ki, tam onların kafasına göre bir adres var.
İstifadelerine sunmak isterim. (Biz de vicdan taşıyoruz, umutsuzluk içinde kıvranmalarına göz yumamazdım.)

Adres mi?
İtalya'nın göçmen karşıtı aşırı sağcı parti (Lega Nord) lideri Matteo Salvini.
Brüksel Zirvesi için aynen şöyle dedi: “Bazıları da Türkiye'nin AB'ye girmesini istiyor. Onlar giriyorsa biz çıkalım…”
Üslupları nasıl da benziyor değil mi?
Çalışkan Koray'lar da Erdoğan ve AK Parti'ye zarar vereceğini bilseler her şeyi yaparlar. Dürüst bile olmaya çalışırlar, o derece yani.
Sayın Çalışkan Koray'lar bu iyiliğimi unutmasınlar, Matteo Salvini gerçekten de tam kafalarına göre bir lider.
Doya doya mektup yazabilir, birbirlerini
matine - suare sevebilirler. Hayırlı olsun.

Yenişafak
1 Aralık 2015