DÜNYA

Salih Tuna : İsrail'in canını sıkan adam

Tarih
20 Temmuz 2014
İzlenme
Kişi
Yazar
Salih Tuna
20 Temmuz 2014...

Bin tane Goebbels yan yana gelse ırkçı Siyonist networkun yaptığı propagandanın binde birini yapamaz.

Netanyahu da zaten Hitler'in gözlerine bakıyor.

Bu 'bakıştan' Almanya da gayet memnun...

Baksanıza, 'İsrail terör devleti' kumsalda top oynayan çocuklara varıncaya kadar katlediyor, Almanya şansölyesi Angela Merkel, 'İsrail'in yanındayız' açıklamasını yapıyor.

Ne diyelim, Hitler sizinle gurur duyuyor!

Kardeşlerim, Gazze yeryüzünün en büyük toplama kampının adıdır.

Gel gör ki, bu kadar büyük bir 'temerküz kampından' çağdaş - modern dünya yıllar yılı habersiz.

Peki nasıl olabiliyor bu?

Dünyanın herhangi bir ucundaki kayanın üzerinde dolaşan karıncayı görebilme kabiliyetine sahip bu iletişim çağında, bu toplama kampı nasıl görülmez?

Binlerce kadın ve çocuğun çığlığına bu kadar sağır nasıl olunur? Filistinli çocukların parçalanmış gövdelerine nasıl bu kadar kör kalınabilir?

Cevap gayet basit: Enformasyon sayesinde!

İnsanlar bu çağda enformasyon 'sayesinde' gözlerini kimi şeylere alabildiğine açtıkları kadar kimi şeylere de alabildiğine kör olabiliyorlar.

Ve, enformasyon hiçbir çağda bu denli korkunç bir silaha dönüşmedi.

Mesela, ABD'nin Irak işgalinde hayatını kaybeden bir milyon Iraklıdan hiçbirinin hayat hikayesini bilmiyoruz; aklımızda kalan tek şey, petrole bulanmış karabatak kuşudur!

Söyleyin lütfen, yüzbinlerce Iraklı içinde ambargo yüzünden açlıktan ölen çocuklardan hangi birinin hikayesini biliyoruz?

Yazık ki yazık, modern zamanlarda yalnız hikayesi olan çocuklar vardır. Diğerleri sadece istatistikten ibarettir.

Isao Takahata'nın yazıp yönettiği 'Ateşböceklerinin Mezarı' (1988) adlı animasyon filmi 2. Dünya Savaşı'nda Japonya'da bombalar altında yaşam savaşı veren iki kardeşin (14 yaşındaki Seita ile 4 yaşındaki kız kardeşi Setsuko'nun) mücadelesini öyle dokunaklı anlatır ki aklıma gelince hala ağlarım.

Ölülerimiz sadece ve sadece rakamlardan ibaret.

Açlıktan ve ilaçsızlıktan ölen binlerce Zehra, Zeynep, Hatice ve Fatıma'nın hikayesini bilmiyoruz.

Her biri Setsuko çapında bir dramı yaşadığı muhakkak ama yazık ki haberimiz yok!

Evet, yüzbinlerce Iraklı çocuğun dramından bir karabatak kuşu kadar bile haberdar olamadık.

Hikayelerimiz, romanlarımız, filmlerimiz yok. Şairlerimiz suskun. Bir Mahmut Derviş'imiz bile kalmadı.

Yokuz.

Irkçı Siyonist networkun enformatik yalanları bütün dünyayı esir almışken biz topyekûn yokuz.

Şeytana pabucunu ters giydirecek çaptaki şeytanlıklarıyla hem halkları birbirine düşürüp kırdırıyorlar, yani, maddi-manevi enerjilerini yok ediyorlar hem de katliam ve işgallerine meşruiyet gerekçesi olarak sunuyorlar.

Amerika'dan İngiltere'ye Fransa'dan Almanya'ya kadar bütün ülkelerde İsrail terör devletinin diplomatları ve nüfus casusları gayet senkronize biçimde aynı mavalı okuyorlar:

El Kaide, IŞİD, Taliban neyse Hamas da oymuş. Filistinliler tıpkı IŞİD gibi El Kaide gibi teröristmiş. O kadar teröristlermiş ki küçücük İsrail'i tehdit ediyorlarmış.

Halkların birliğini, kardeşliğini tarumar eden o taşeron örgütleri Suudi Amerika'yla birlikte aynı kundaklarda aynı ninnilerle yetiştirmemişler gibi konuşuyorlar.

Bu köşede daha evvel şöyle yazmıştım: 'Her şey 'İsrail terör ve fesat devletinin' istediği gibi gelişmeye başladı. Onun için Netanyahu sessiz kalmasını istiyor kabinesinden. / 'Sakın çıt çıkarmayın...' diyor./ Yani / 'Arap Baharı hazan baharına dönüşüyor; Irak malum, Suriye'de kontrollü bir iç savaş devam ediyor, Mısır'da bizimkiler işbaşında...' demeye getiriyor. / Nerden bakarsanız bakın, 'İsrail terör ve fesat devletinin' şefleri bayram yapıyor...' (20. 08. 2013, Yeni Şafak)

Gelgelelim bayramlarını zehir eden gelişmeler de çok şükür olmuyor değil.

Barış süreci sayesinde gerçekleşen Kürt -Türk ittifakı gibi, Türkiye'nin de teşvikiyle sağlanan El-Fetih Hamas birlikteliği gibi...

Ve...

Irkçı Siyonist networkun bin bir hile ve desiseyle mezhepçilik asabiyetiyle Müslümanları birbirine kırdırma projelerine karşı, 'Ne demek Sünni, ne demek Şii, siz Müslüman değil misiniz?...' diyerek Müslümanları uyaran Recep Tayyip Erdoğan gibi.

Ki, 2009'da da Siyonistlerin canlarını felaket sıkmıştı.

Davos'ta İsrail terör devletinin katliamlarını Peres'in yüzüne şöyle vurmuştu hani: 'Siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz. Plajlardaki çocukları nasıl öldürdüğünüzü, nasıl vurduğunuzu çok iyi biliyoruz...'

Bu bir ilkti.

Hiçbir lider, Siyonist networkun önemli liderlerinden birinin yüzüne karşı böyle bir şey söylemeyi tahayyül bile etmeye cesaret edemezdi.

Evet, İsrail terör devleti hiç değişmedi.

Plajda top oynayan çocukları yine katlettiler.

Filistin davasına sahip çıkan, Kürt-Türk ittifakını kurarak ırkçı Siyonist networkun etnisiteye dayalı çatışma tezgahlarına ölümcül darbe vuran, Dolmabahçe'deki İslam Alimleri toplantısı gibi 'açılımlarla' mahut networkun mezhep çatışması emeline karşı önlem almaya çalışan Erdoğan'ı devirmek için Mehmet Haberal'in ifadesiyle her tülü 'puştluğu' yapıyorlar, yapacaklar.

Şükür ki şükür, 7 Şubat 2012 ve 17 Aralık 2013'teki darbe girişimlerine rağmen bunu başaramadılar.

Sizin anlayacağınız, Erdoğan, İsrail terör devlerinin canını sıkmaya devam ediyor hâlâ.

Kardeşlerim, Erdoğan karşıtı o nefret söylemleri, o 'otoriter-diktatör' martavalları, karşısına çıkardıkları 'Mescid-i dırar' mesabesindeki o figürler, İsrail terör devletinin hep bu can sıkıntısının basit yansımalarından ibaret.

Yenişafak

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;