Sesli Makale

29 Mart 2015

Körfez ülkelerinden beşinin Sudan, Pakistan, Ürdün, Fas ve Mısır'ın da katılımıyla Yemen'de Husilere karşı başlattığı operasyona çeşitli kesimlerden destek gelmeye devam ediyor.

Suriye İhvanı ve Ceyşu'l İslam, Feylegu'ş Şam ve Ahraru'ş Şam gibi Baas rejimine karşı özgürlük mücadelesi veren silahlı gruplar, "Kararlılık Fırtınası"na desteklerini ilan ederek, İran'ın yayılmacı politikasına karşı Suriye halkının verdiği mücadelenin de desteklenmeyi hak ettiğini belirttiler.

Suudi Arabistan'ın başını çektiği operasyon, Arap sokağında bir başka soruyu da gündeme getirdi:
"Acaba Türkiye de Suriye'ye benzer bir operasyona öncülük eder mi?"

Körfez ülkelerinin seçilmiş meşru Cumhurbaşkanı Abdurabbo Mansur Hadi'nin talebiyle Yemen'e müdahalesi için Güvenlik Konseyi kararı gerekmedi.

Operasyonun arkasında kesinlikle Amerika'nın olduğunu zannedenler de yanılıyorlar.
Washington, uzun bir süredir ne pahasına olursa olsun İran ile anlaşma peşinde ve Tahran'ı rahatsız edecek her türlü adımdan kaçınıyor.
Dahası Amerika, Yemen'de ve tüm bölgede El Kaide'den, IŞİD'den ve "Sünni Cihatçılar"dan başka tehlike görmüyor.

Husilere ve diğer Şii milis gruplarına El Kaide, IŞİD ve "Sünni Cihatçılar"a karşı mücadelede partner gözüyle bakıyor.
Suriye'de de Beşşar El Esed'in gitmesi için pek istekli değil.
Husilerin ve Yemen'de doğacak boşluktan yararlanacak El Kaide, IŞİD ve benzeri yapıların ulusal güvenliği için oluşturacağı tehlikeyi gören Suudi Arabistan, arkasına Pakistan gibi bir gücü ve diğer Körfez ülkelerini de alarak Washington'a "emrivâki" yaptı.
"Yemen batağına saplanırsın", "İran'la karşı karşıya gelirsin", "Şiiler harekete geçer", "Ülkenin içi karışır" ve benzeri korkutmalara da itibar etmedi.
Arap sokağı ve özellikle de Suriyeliler şu an Yemen'e yapılan müdahalenin bir benzerinin Suriye'de Baas rejimine karşı yapılmasını, oluşturulacak koalisyona da Türkiye'nin öncülük etmesini istiyor.

Ankara'dan, Suriye halkının özgürlük mücadelesine siyasi ve insani destek noktasında gösterdiği kararlılığın bir benzerini askeri destek noktasında da ortaya koymasını bekliyorlar.

Yemen'e düzenlenen operasyonu örnek göstererek, "Demek ki, Birleşmiş Milletler kararı olmadan da müdahale edilebiliyormuş" diyorlar.
Baas rejiminin artık meşruiyetini kaybettiğini birkaç ülke hariç herkes söylüyor.
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) da Suriye halkının meşru temsilcisi kabul ediliyor.
SMDK'nın çağrısıyla yine BM kararı olmadan Yemen'dekine benzer bir operasyon yapılabilir.

Nitekim Suriye muhalefetinin çatı örgütü, Körfez ülkelerinin Yemen operasyonuna destek verdiğini açıklarken böyle bir çağrıda bulundu.
"Suriye halkı ve Suriye halkının meşru temsilcisi olarak, kardeş ve dost ülkelerin Esed rejimini düşürecek ve İran rejiminin işgalci planlarına dur diyecek ortak bir koalisyon oluşturmasını gerekli görüyoruz. Bu koalisyon, Suriye'deki yıkama son vererek, Suriye halkının devrimine katkı sağlayacaktır" dedi.

Yani Yemen ve Suriye'de şartlar - bire bir aynı olmasa da – büyük oranda benzerlik gösteriyor.

Perşembe günü Ankara'da SETA'nın düzenlediği ve Suriye krizinin konuşulduğu panelin ilk oturumunun konuşmacıları Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, SMDK Başkanı Halid Hoca ve El Arab Televizyonu Genel Yayın Yönetmeni Cemal Kaşıkçı (Jamal Khashoggi) idi.
Kaşıkçı, twitter hesabında, İbrahim Kalın'ın Suriye ve Yemen arasında karşılaştırma yaparak "Kararlılık Fırtınası" operasyonunun Suriye'de de uygulanabileceğini, aynı sorunların ve şartların Suriye'de de olduğunu söylediğini yazdı.

Arap sokağının ve Suriyelilerin düşüncesi de Kalın'ın söylediğiyle aynı yönde.

Böyle bir koalisyona ise Suriye'ye sınır olan Türkiye'nin öncülük etmesinin daha uygun olacağı, Pakistan ve Katar'ın yanında birçok ülkenin de destek vereceği kanaati yaygın.

Operasyonun rejim güçlerine yönelik hava saldırılarıyla sınırlı kalmasının dahi yeterli olacağı, hiçbir ülkenin asker göndermesine gerek olmadığı, para ve silah desteği verilecek Suriyeli grupların gerisini halledebileceği, iyice vahşileşen rejimin katliamlarına bu şekilde dur denileceği ve kadın-çocuk binlerce masum insanın hayatının kurtarılacağı ifade ediliyor.

Diriliş Postası