GÜNCEL
Fehmi Koru : PKK strateji değişikliğine gitmiş olabilir mi?
28 Ekim 2014...
BİRKAÇ ay öncesine kadar Mardin’e uğrayanlar, kentte her şeyin sütliman olduğunu, gündüz canlı gece ise heyecanlı bir hayat yaşandığını söylüyorlar. Ortalıkta öyle fazla polis ve asker görünmezmiş.
PKK’nın Türkiye’yi teröre boğduğu dönemlerde bile Mardin merkezde asayişin berkemal olduğunu ben de biliyorum.
Mardin bu bakımdan şanslı bir kent...
Galiba bu yüzden 6-8 Ekim olayları burada ülkenin genelinden daha büyük tedirginliğe yol açmış... İnsanların hâlâ gözlerinin içi gülüyor, hâlâ hislerini açık etmiyorlar; ancak biraz deşince, bastıramadıkları içlerindeki endişe derhal yüzlerine vuruyor...
Kentin dışına çıkınca, dev panolarda, kan izi görüntüsü verilmiş bir zemin üzerine şu duyuru hemen göze çarpıyor:
“Şengal ve Rojava’ya can katalım...”
Duyuruyu nasıl anlamak lazım geldiğine dair rivayetler muhtelif... Çoğunluk görüşü, zor durumda olan komşu coğrafyaya destek çıkmaya davet üzerinde yoğunlaşsa da, bazıları bunun ürkütme amaçlı bir girişim olduğundan kuşkulu.
Sindirmek... Ürkütmek... Korkutmak...
Yerel halkın ağzından son olaylara dair en fazla işittiğim fiiller bunlar...
Birinden şu amatör tahlili dinledim: Suriye’nin içi karışıp Rojava’da PYD egemen hale gelince PKK da olaylara bakışını tazelemiş görünüyor... Hâkimiyet, IŞİD’in bölgeye gelmesi öncesinde, PYD’ye, Kürt kökenli olmayan yerel unsurları kaçırma imkânı sağladı. Hedef alınanları, sindirerek, ürküterek, hâlâ direnenleri korkutarak kaçırmayı büyük çapta başardılar. IŞİD kuşatması kalkar ve kaçanlar evlerine dönerse, vaktiyle etnik çeşitliliğe sahip Rojava bütünüyle Kürt egemen bir bölge olacak...
Amatör tahlilci “PKK/PYD bunu IŞİD’den öğrendi” diye ekledi.
IŞİD’in bölgede yaptığı da gerçekten bu. Eline geçirmeyi amaçladığı yerlere ilk önce korku salıyor IŞİD; bulunduğu yerde astığı astık kestiği kestik görüntüsünü zihinlere kazıdığı yetmezmiş gibi, en vahşi infaz uygulamalarını sosyal medya aracılığıyla hemen dolaşıma sokuyor... Hedefindeki yerlerin insanları, özellikle IŞİD tarzı bir yönetimle başı hoş olamayacaklar, çareyi evlerini terkte buluyorlar.
Çoğu kez, IŞİD, halkı korkudan kaçtığı için büyük çapta boşalmış yerleri fazla zorlanmadan aldı bugüne kadar...
PKK da şimdi bunu mu yapmaya başladı?
Bu çarpıcı soruyu soranlarla karşılaştım.
6-8 Ekim’de, bölge kentlerinde meydana gelen bir kalkışma manzarasıydı; ama en dikkat çekici yönü, öldürülen 40 insanın daha önce görülmemiş bir vahşete kurban edilmeleriydi. Önceki gün Yüksekova’da çarşı iznine çıkmış biri uzman çavuş ikisi er üç askerin yüzü maskeli militanlar tarafından arkalarından açılan ateşle öldürülmesi de “korkutma” amaçlı bir eylem...
Eğer böyleyse... Eğer gerçekten PKK’da bir strateji değişikliği söz konusuysa... Eğer, bunun gereği olarak etrafa korku salmak üzere eylemler sahneye konuluyorsa...
Ve tabii, bunun amacı, IŞİD’in Irak ve Suriye’de, PYD/YPG’nin de Rojava bölgesinde uyguladığı yöntemi Türkiye’ye taşımak ise...
“Çözüm süreci” ile amaçlananın tam tersi bir durumla karşı karşıyayız demektir...
Tabii eğer böyle bir durum varsa, stratejinin nihai amacı üzerinde ciddi biçimde durulması gerekir.
Bölgeyi iyi tanıyanlar, eylemler için, hiç tereddütsüz, “PKK işi” demekte; oysa, PKK, İmralı eliyle “barış süreci”ne muhatap... Çözüm süreci ise şiddeti sonlandırmayı amaçlıyor...
Peki, bu ne iştir?
Habertürk
BİRKAÇ ay öncesine kadar Mardin’e uğrayanlar, kentte her şeyin sütliman olduğunu, gündüz canlı gece ise heyecanlı bir hayat yaşandığını söylüyorlar. Ortalıkta öyle fazla polis ve asker görünmezmiş.
PKK’nın Türkiye’yi teröre boğduğu dönemlerde bile Mardin merkezde asayişin berkemal olduğunu ben de biliyorum.
Mardin bu bakımdan şanslı bir kent...
Galiba bu yüzden 6-8 Ekim olayları burada ülkenin genelinden daha büyük tedirginliğe yol açmış... İnsanların hâlâ gözlerinin içi gülüyor, hâlâ hislerini açık etmiyorlar; ancak biraz deşince, bastıramadıkları içlerindeki endişe derhal yüzlerine vuruyor...
Kentin dışına çıkınca, dev panolarda, kan izi görüntüsü verilmiş bir zemin üzerine şu duyuru hemen göze çarpıyor:
“Şengal ve Rojava’ya can katalım...”
Duyuruyu nasıl anlamak lazım geldiğine dair rivayetler muhtelif... Çoğunluk görüşü, zor durumda olan komşu coğrafyaya destek çıkmaya davet üzerinde yoğunlaşsa da, bazıları bunun ürkütme amaçlı bir girişim olduğundan kuşkulu.
Sindirmek... Ürkütmek... Korkutmak...
Yerel halkın ağzından son olaylara dair en fazla işittiğim fiiller bunlar...
Birinden şu amatör tahlili dinledim: Suriye’nin içi karışıp Rojava’da PYD egemen hale gelince PKK da olaylara bakışını tazelemiş görünüyor... Hâkimiyet, IŞİD’in bölgeye gelmesi öncesinde, PYD’ye, Kürt kökenli olmayan yerel unsurları kaçırma imkânı sağladı. Hedef alınanları, sindirerek, ürküterek, hâlâ direnenleri korkutarak kaçırmayı büyük çapta başardılar. IŞİD kuşatması kalkar ve kaçanlar evlerine dönerse, vaktiyle etnik çeşitliliğe sahip Rojava bütünüyle Kürt egemen bir bölge olacak...
Amatör tahlilci “PKK/PYD bunu IŞİD’den öğrendi” diye ekledi.
IŞİD’in bölgede yaptığı da gerçekten bu. Eline geçirmeyi amaçladığı yerlere ilk önce korku salıyor IŞİD; bulunduğu yerde astığı astık kestiği kestik görüntüsünü zihinlere kazıdığı yetmezmiş gibi, en vahşi infaz uygulamalarını sosyal medya aracılığıyla hemen dolaşıma sokuyor... Hedefindeki yerlerin insanları, özellikle IŞİD tarzı bir yönetimle başı hoş olamayacaklar, çareyi evlerini terkte buluyorlar.
Çoğu kez, IŞİD, halkı korkudan kaçtığı için büyük çapta boşalmış yerleri fazla zorlanmadan aldı bugüne kadar...
PKK da şimdi bunu mu yapmaya başladı?
Bu çarpıcı soruyu soranlarla karşılaştım.
6-8 Ekim’de, bölge kentlerinde meydana gelen bir kalkışma manzarasıydı; ama en dikkat çekici yönü, öldürülen 40 insanın daha önce görülmemiş bir vahşete kurban edilmeleriydi. Önceki gün Yüksekova’da çarşı iznine çıkmış biri uzman çavuş ikisi er üç askerin yüzü maskeli militanlar tarafından arkalarından açılan ateşle öldürülmesi de “korkutma” amaçlı bir eylem...
Eğer böyleyse... Eğer gerçekten PKK’da bir strateji değişikliği söz konusuysa... Eğer, bunun gereği olarak etrafa korku salmak üzere eylemler sahneye konuluyorsa...
Ve tabii, bunun amacı, IŞİD’in Irak ve Suriye’de, PYD/YPG’nin de Rojava bölgesinde uyguladığı yöntemi Türkiye’ye taşımak ise...
“Çözüm süreci” ile amaçlananın tam tersi bir durumla karşı karşıyayız demektir...
Tabii eğer böyle bir durum varsa, stratejinin nihai amacı üzerinde ciddi biçimde durulması gerekir.
Bölgeyi iyi tanıyanlar, eylemler için, hiç tereddütsüz, “PKK işi” demekte; oysa, PKK, İmralı eliyle “barış süreci”ne muhatap... Çözüm süreci ise şiddeti sonlandırmayı amaçlıyor...
Peki, bu ne iştir?
Habertürk
Hiç yorum yapılmamış
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER
ÖNE ÇIKANLAR Tümü
Zekeriya Say : “Yalanın bacağı” artık kırılmalı!
577 kez izlendi
Salih Tuna : Bıyık da yetmiyor
563 kez izlendi
Ergün Diler : Adidas
1478 kez izlendi
Zafer Şahin : AYM’de kimin dediği oldu?
2186 kez izlendi
EN POPÜLER GÜNÜN YAZISI
YAZARLAR
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.