Sesli Makale

9 Nisan 2015

Bir Cumhuriyet Savcısı böyle konuşur mu?  Ölüm tehditleri aldığını, yaşadığı yerden dışarı çıkamadığını söyler mi? 

Olacak iş değil ama söylüyor… 
MİT TIR’larını durdurup, arama yapan ve ardından görevden alınan Aziz Tarakçı, aynen bunları diyor. Hem de Türkiye’ye şaşı baktığı geçmiş tecrübelerle sabit olan Alman Der Spiegel Dergisi’ne. Bugün Gazetesi de bunu allayıp, pullayıp, büyütüp manşetten haber yapabiliyor. 
Türkiye açısından son derece rahatsız edici bir durum! Apaçık ortada, Cumhuriyetin bir savcısı, Türkiye Cumhuriyeti’ni, Türkiye düşmanlığı tescilli yabancı bir gazeteye şikâyet ediyor! 
Üstelik elinde bir kanıt olmamasına rağmen, Türkiye’nin Suriye’deki El Kaide militanlarına silah taşıdığı iddiasını sürdürüyor. Kanıt olarak da bu konuda CHP’li bazı milletvekillerinin açıklamalarını gösteriyor. 
Türkiye’den kaçıp, Almanya’dan siyasi sığınma hakkı istemeyi planlayan biri ancak bu kadarını yapardı! 
Açıklama, gerçekten son derece vahim; ama bizim açımızdan alışılmış bir durum. Aziz Tarakçı, örnekler içinden sadece bir tanesi. Uzun süredir bu ve benzeri davranışları çokça yaşıyoruz. 
* * *
Türkiye, hem içeriden, hem de dışarıdan sürekli olarak hançerleniyor. Son derece sistemli ve çirkin bir saldırı ve iftira kampanyasıyla karşı karşıya. 
Paralel Yapı’nın, bu ülkeye karşı her cephede bir savaş ilan ettiğini söyleyebiliriz. Bu savaşta her türlü silahı kullanmak da serbest! 
Pervasızca saldırıyorlar… 
Suç işlediği iddiasıyla haklarında işlem yapılan insanlar göklere çıkarılıyor, suçlular aklanmaya çalışılıyor, hakkında arama kararı bulunan birtakım isimler göklere çıkarılıyor. Her gün suç üstüne suç işleniyor. 
Oysa, Türk Ceza Kanunu’nun 215. Maddesi oldukça net. Kamu Barışına Karşı İşlenen Suçlar başlığı altındaki bu maddede aynen şöyle deniyor: 
“İşlenmiş olan bir suçu veya işlemiş olduğu bir suçtan dolayı bir kişiyi alenen öven kimse, 2 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” 
Kanun maddesi, paspas gibi ayaklar altında! 
Suç işleyen insanların desteklenmesi ve onlarla aynı yoldan gidilmesi için alabildiğine bir çaba gösteriliyor. Böylece bir başka suç daha işleniyor. 
Bizim Ceza Kanunumuzun 214. Maddesi bakın ne diyor: 
“Suç işlemek için alenen tahrikte bulunan kişi, 6 aydan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” 
Buna rağmen tahrik sürüyor… 
Hem de bütün hızıyla. Seçim öncesi de yoğunluğunu devam ettirilecek gibi görünüyor. 
* * *
Paralel Yapı’ya mensup gazeteleri okuyor, televizyonları izliyor musunuz, bilemiyorum. Hiçbir kutsalları yok. İradelerini teslim ettikleri merkez nasıl istiyorsa öyle davranıyorlar. Kendilerine ne deniyorsa onu yapıyorlar. 
Komiklik derecesinde gariplikler sergiliyorlar… 
Mesela, kendisine hakaret ettiği gerekçesiyle bir genç gözaltına alındığında Cumhurbaşkanı Erdoğan yerden yere vuruluyor. Buna karşılık, Fethullah Gülen’in, kendisine “hakaret edildiği” iddiasıyla yaptığı yüzlerce suç duyurusu görmezlikten geliniyor. Yine Gülen’in açtığı binin üzerindeki hukuk davasından hiç bahsedilmiyor. 
Zaman Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı bir yazı yazıyor. Türkiye’de “hesap verme kültürü olmadığını” iddia ediyor. Sonra da dönüp, hakkında yakalama kararı bulunan ama Türkiye’ye gelip hesap vermek yerine “firari” olarak yaşamayı tercih eden Gülen’e “hocam” diyebiliyor! 
* * *
Türkiye, hiçbir kutsalı olmayan, yapabileceklerinin sınırı bulunmayan, omurgasız bir yapıyla karşı karşıya. 
Üstelik bu yapı gözünü karatmış bir şekilde ve ihanet noktasında saldırıyor… 
Bugün yaşadıklarımıza, şimdiye kadar alışık olmadığımız farklı bir “savaş hali” de denilebilir! 

Akşam