Sesli Makale

4 Kasım 2015

Hep birlikte yaşadık, hepimizin gözünün önünde gerçekleşti. Ne kadar büyük bir kin ve nefretti o? Nasıl şiddetli bir savaştı? Ne geniş bir ittifaktı?..

Neler yapmadılar, neler söylemediler ki… Erdoğan ve Davutoğlu’nun eline kelepçe takmaktan bahsediyorlardı. Aralarında “iç savaş” diye bağıranlar dahi vardı. Hakaretin bini bir paraydı…
Bunlar içten vuruyorlardı. The Economist, BBC, Der Spiegel, Washington Times, The New York Times, AFP gibi destekçileri de dışarıdan…
Sonuç ortada. Millet “yeter artık” dedi. Hiç beklemedikleri bir tepki ortaya koydu. Gereğini yaptı, hepsini birden susturdu.
Bitti bu iş!
Ama onlar açısından bitmemiş belli. Şimdi farklı taktikler geliştiriyorlar. Hezimetten zafer devşirmeye çalışıyorlar. Sıraya girmiş, zaferin sahiplerine akıl verip yönlendirmek için çırpınıyorlar.
* * *
Neymiş, iktidar sahipleri yaşananların üzerine sünger çekmeliymiş, herkese zeytin dalı uzatmalıymış!...
Zaten yumruklarını sıkıp ortaya fırlayan yok. Bahçeli gibi seçimin kaybedenleri milleti suçlarken, Ahmet Davutoğlu balkon konuşmasında herkesi kucakladı. Ömer Çelik başta olmak üzere AK Parti adına yapılan açıklamalarda, hangi partiye oy verirse versin, bütün seçmenlerin kazandığının altı çizildi.
Ancak, o “sünger çekme” ifadesinin üzerinde durmak lazım…
Eğer, Paralel Yapı, “iç savaş” çığırtkanları, terör yapılanması ve “özerklik” diye bağıranlar kastediliyorsa, yok öyle şey! Millet, 7 Haziran’dan sonra yaşananları dikkatle izledi. Bu ülkede sergilenenleri gördü. Siyasilerin verdikleri mesajları dinledi. O yapılarla mücadele etmesi için Davutoğlu’na “yola devam” dedi.
Milletin tamamını kucaklamak ve rövanşist olmamak ayrı bir konu. Bu yapılarla gereken mücadeleyi sürdürmek farklı bir şey!
* * *
AK Parti eğer arkasındaki desteğin devam etmesini istiyorsa, hem Paralel Yapı, hem de PKK denilen terör örgütü ve onların uzantılarıyla mücadelesini kararlılıkla devam ettirmek zorunda.
Ne denmişti Paralel Yapı ile ilgili olarak seçim öncesi:
-İnlerine gireceğiz.
Girildi, görüldü ve millet yüzde 50’lik desteği bunun için verdi.
Ne yapıldı, 1 Kasım’a giden süreçte? Terör örgütünün üzerine şiddetle gidildi. Kandil gibi yapılanmalar dağıtıldı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ve halkına karşı yürütülen sistemli kalkışmaya ciddi darbeler vuruldu.
Bitmedi, açıklamalar yapıldı:
-Terör örgütü o silahları gömüp üzerine beton dökene, son terörist de yok edilene kadar bu mücadele devam edecek.
Millet bu kararlılığa oy verdi. Sadece Akdeniz, Karadeniz, Orta Anadolu ve Batı illerinde değil, Güneydoğu’da da destek buldu bu kararlılık. O bölgede “özerklik” çığlıkları atılan şehirlerde bile AK Parti’nin oylarını artırmasını bu şekilde değerlendirmek lazım. Hatta, MHP’deki gerilemenin ardında da bu kararlılığa verilen destek var.
* * *
“Çözüm süreci” deniliyor…
Sürmeli, çünkü o “özerklik” ilan edilen şehirlerde halk bunların peşine takılmadıysa, çözüm sürecidir sebebi. O süreç yaşanmasaydı, bugün tablo çok farklı olabilirdi.
“Sürmeli” ama bu süreç de çarpıtılmamalı!
“Çözüm Süreci” terörün ve teröristin elinden silahın alınmasıdır. O bölge halkının rahatlatılması, terörün son bulmasıdır. Yoksa terör örgütüyle karşı karşıya gelip “al-gülüm, ver gülüm” yapmak değildir!
Önce silahlar bırakılacak. Bırakılmıyorsa da devlet gücünü ortaya koyup, bu silahları ellerinden alacak. Çözümü çarpıtmanın anlamı yok.
Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu gerçek de, milletin verdiği mesaj da budur. Halen zorlayarak o mesajı çarpıtmaya çalışanlara duyurulur. Bilinmeli ki hezimetten zafer çıkmaz. Dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de buna izin verilmez. Seçimin kazananına, kaybedenler ders anlatamaz.
Hatırlatmak istedim!

Akşam