SİYASET

Ahmet Kekeç : Umut Oran hakikaten ‘umut’ vermiyor

Tarih
18 Şubat 2015
İzlenme
Kişi
Yazar
Ahmet Kekeç

18 Şubat 2015

Deniz Baykal
’a karşı genel başkanlık yarışına girdiğinde, “Bu Umut, umut vermiyor” diye bir yazı yazmıştım. 

Umut vermiyordu gerçekten de.

Çünkü daha çok Kemalizm istiyordu, daha katı bir laiklik uygulamasından yanaydı; CHP’nin temel problemi “Kemalizm” ve cari “laiklik” uygulaması değilmiş gibi.

Aynı Umut Oran, şimdi, paralel yapıyla irtibat tesis etmekle suçlanıyor.

Hayır, Fuat Avni’yle yazışmalarını kastetmiyorum.

Kendisi, “O Umut Oran ben değilim” diyor, iddia sahipleriyle mahkemede hesaplaşacağını söylüyor... “Beyan esastır” düsturunca kabul ediyoruz... Kendisi değildir...  

Peki, kimdir?

Söz konusu yazışmalardan “hüküm” çıkarmayacağımıza göre, bu sorunun da bir anlam yok.

Türk siyaseti için “problem” teşkil eden bir durumdan söz ediyoruz.

Esasında, tek başına Umut Oran’ın göğüslemesi gereken bir problem değil bu. Biz “Umut Oran” diyoruz, siz “CHP” anlayın

CHP’nin devlete savaş açmış bu oluşumla irtibat halinde olduğu ve bazı ittifaklar kurduğu vakıa...

Kemal Kılıçdaroğlu, koskoca iki seçim dönemini, tape ve illegal kayıt okuyarak geçirdi...

Bununla da kalmadı, “Bana getirdiler...” diyerek, Erdoğan’ın bir görüntüsünü paylaştı.

Üstelik gizlenen bir ittifak da değil bu...

Ortada “alan memnun, veren memnun” deyişine uygun bir görüntü var ve iki taraf da bu durumu teyit eden resimler veriyor. (Bir kasetle genel başkanlık koltuğuna kurulan ve bunda beis görmeyen Kılıçdaroğlu, “kaset siyasetini” benimsemiş paralel örgütle görüntü alışverişi yapıyor. İnanılır gibi değil...)

Şunu demek istiyorum:

CHP’nin, özel olarak da Umut Oran’ın paralel yapıyla irtibatını belgelemek için birtakım gizli yazışmaları faş etmek gerekmiyor. İlişki gayet açık... İki taraf da defalarca “iş üstünde” yakalandı...

Hemen 30 Mart öncesine gidelim ve Umut Oran’ın paralel cenahta nümayişle karşılanan bir beyanatını hatırlayalım...

Ne diyordu Umut Oran? “Erdoğan 30 Mart’ta o koltuğunda oturamayacak. Onun artık diktatörlüğü yıkılmış olacak. Bu hafta yeni gelişmeler olabilir ve Erdoğan’ın korktuğu başına gelebilir. Seçimi göremeyebilir...”

Umut Oran’ın “bu hafta” diye vurguladığı günlerde, heybeden çıkacak büyük turp bekleniyordu. Paralel olarak, “Haramzadeler” ve “Başçalan” hesapları da aynı konuyu işliyordu: “Büyük turp çıkacak... Görün bakalım neler olacak... Erdoğan 30 Mart’ı göremeyecek... Para yüklü helikopterle Malezya’ya kaçacak...”

Umut Oran’ın, “yeni gelişmeler” dediği şey, heybeden çıkacak “büyük turp” (yani birtakım şantaj görüntüleri) değilse, neydi? Neye dayanarak, Erdoğan’ın 30 Mart’ı göremeden kaçabileceğini söylüyordu ve hangi sufleyle bu kadar kendinden emin konuşuyordu?

Erdoğan 30 Mart’ı göremeyeceğine göre, “gelecek” olan neydi?

Darbe mi?

Suikast mi?

İç savaş mı?

Dahası şu:

Umut Oran’ın beklediği “turp”la, Mümtaz’er Türköne’nin “Geldi, geliyor” dediği turp, aynı mıydı?

Erken bir Danton edasıyla dolaşan ve “Adaletin keskin kılıcı inecek, bazı başlar düşecek” diye kolpa yazıları yazan Zaman gazetesi yazarı Mümtaz’er Türköne de heybeden çıkacak büyük turpu bekliyordu: “Bu hükümetin akıbeti Şubat ayının ortalarında belli olacak. Görün daha neler olacak.”

Umut Oran, “Benim Fuat Avni’yle alakam yok. Bunu iddia edenlerle mahkemede hesaplaşacağım” diyor ama paralel yapıyla kurduğu “ülkü birliğini” açıklayamıyor.

Şimdi gel de, “Paralel yapı CHP’yi ele geçirdi, içeriden dönüştürmeye çalışıyor” diyen Savcı Sayan’a hak verme!

Star

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;