GÜNCEL

Ahmet Kekeç : Rezidans çocuğunun isyanına da bakın hele!

Tarih
09 Eylül 2014
İzlenme
Kişi
Yazar
Ahmet Kekeç
9 Eylül 2014...Şehrin ortasında rezidans kötüdür, ilkelliktir, vahşettir.
Hadi “amenna” diyelim.
Bu durumda “şehrin dışında rezidans şahanedir” sonucunu onaylamış oluruz ki, ben şehrin içinde ya da dışında rezidans fikrinin doğru olup olmadığı konusunda bir kanaate sahip değilim.
Bu işten anlayanlar, şehrin içinde çok katlı yapıların, “dikey yerleşmenin kaçınılmaz sonucu” olduğunu söylüyor. Bir bildikleri vardır mutlaka...
Söylemesi ayıptır, ben mahalle düzeninin ve mahremiyet alanlarının korunduğu bir yerleşmeden yanayım.
Mahalle bakkalı, mahalle kasabı, mahalle manavı ve mebzul miktar mahalleli...
İşinize uzaklığı “yürüme mesafesinde” olan bir mahalle düzeni...
İki çift insan görebileceğiniz, iki tanıdıkla selamlaşabileceğiniz, bir yerde oturup çay içebileceğiniz, birileriyle ayaküstü gevezelik edebileceğiniz ve bireyselleşememiş bireylerin yaşadığı bir mahalle düzeni... Bireyselleşememiş, dolayısıyla “bencilleşememiş...”
Bu mahalle düzeni artık yok...
Bir nostalji gereci olarak romanlarda ve dizilerde yaşıyor.
Bu durumu bu şekilde koyduktan sonra gelelim rezidans çocuğuna...
Rezidans kötüdür, tamam...
İlkelliktir tamam...
Bu tür bir şehircilik ve kalkınmacılık felakettir, tamam.
Problem şu:
Başkasının rezidansı söz konusu olunca cari kalkınmacılık anlayışına ceffelkalem girişiyorsun, “vahşi kapitalizm, para kazanma hırsı, şehrin içine ettiler” diye dümdüz gidiyorsun da, kendi patronunun rezidansı söz konusu olunca neden tavana bakıyorsun?
Patronun, çirkinin de çirkini iki adet kule dikti şehrin tam göbeğine.
Bir diğer ifadeyle, hançer gibi sapladı.
Çamlıca’daki cami hakkında etmediğin lafı bırakmamıştın; “estetik, ölçü, mimari” diye atıp tutmuştun, muhayyel mimar hakkında “Çakma Mimar Sinan” diye dalganı geçmiştin, hızını alamamış “çakma anıtlarla savaşalım” diye esip gürlemiştin...
Şu çakmanın da çakması Trump Towers hakkında neden iki çift laf etmiyorsun?
Patronun, güç yetirebilseydi, Hilton yerleşkesini de rezidanslarla donatacaktı.
Bölgedeki bütün ağaçları sökecekti.
Emeline ulaşamayınca, işi “rejim meselesine” dönüştürdü.
Pis hükümet Türkiye’yi Malezyalaştırmak istiyordu... Amansızca mahalle baskısı uyguluyordu. Bizi gericileştirecekti. Şeriatı getirecekti. İçki yasağı ve kürtaj düzenlemesi bunun ilk adımıydı, estekti köstekti.
Bu rezilce muhalefet anlayışını, Gezi protestolarına taşıdınız... Çevre muhalefetinden (çapulcularınızın ifadesiyle) “ihtilal çıkarmaya” uğraştınız. Beş ağaç için olmadık rezilliği sergilediniz ama cümle Elmadağ ve Hilton ağaçları için iki saniyelik telin eyleminde bulunmadınız.
Efendim, rezidans değil, “utanç anıtı” diyelim.
Başkasının rezidansı utanç anıtıysa, senin patronunun rezidansı da utanç anıtıdır.
Hadi Trump Towers için “utanç anıtı” de...
Diyebiliyor musun bakalım?
Rezidans, vahşi bir kalkınmacılığa işaret ediyorsa, senin patronunun rezidansları da vahşi bir kalkınmacılığa işaret ediyor.
Rezidansta oturmak rezil bir fikirse, sen niye rezidans sahibi oluyorsun? Neden patronundan aldığın kelepir daireyi elden çıkarmıyorsun?
Rezidans inşaatçılığı başlı başına “kötülüğün kaynağı” değildir.
Kötü olan, rezidans inşaatında iş güvenliğinin sağlanmamasıdır. Bozuk asansördür. Olumsuz iş koşullarıdır. Emeğin sömürülmesidir.
Kalkınmacılık fikri tek başına “vahşet” üretmez. Vahşet üreten, senin bozuk zihin yapındır..
Star

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;