Sesli Makale

7 Eylül 2014...Kemal Kılıçdaroğlu partiyi elitistlerden, rakı masası solcularından temizleyecek...
Nasıl mı?
Kendisi anlatsın: “Diyorlar ki CHP elitist bir parti. Elit olmak ayrı, elitist olmak ayrı. Elitlere yani seçkinlere saygım var, aydındır bunlar. Otururlar, konuşurlar, düşüncelerini topluma aktarırlar ve toplumu aydınlatırlar. Ama bir de elitistler var, rakı masalarında Türkiye’yi kurtarırlar. Bunlardan partiyi temizleyeceğim. Herkes çok iyi bilsin. Bana çalışan adam lazım, rakı sofralarında konuşan adam değil.”
Kılıçdaroğlu’nun “rakı masası solculuğu” tanımlamasına ve halaoğlu Hüseyin Aygün’ün buna verdiği cevaba birazdan geleceğim.
Önce şu “rakı masası solculuğu” üzerinde biraz duralım.
Böyle bir solculuk türü var mı?
Var, evet... Ve yaşıyor.
Daha ziyade, “dışarıdan” yapılan bir yakıştırma olarak yaşıyor.
Sağda siyaset yapanlar, genellikle, muarızlarını, “rakı masasında ahkam kesmekle, Türkiye’nin sorunlarına çözüm üretmemekle” suçlarlar. Ki, CHP’nin çok sık karşılaştığı suçlamalardan biridir.
Bunun bir de, “Boğaza karşı viskilerini yudumlayanlar” versiyonu var.
Neredeyse mazmunlaşmış bu iki yakıştırma da “sağ itiraz kültürü” içinde yer alıyor ve katılırsınız ya da katılmazsınız, epey de iş görüyor.
Partisini sağa açan ve “toplama isimlerle” kafasına göre bir Parti Meclisi oluşturan Kılıçdaroğlu, anlaşılan, söylemini de sağa açacak... Artık sadece sağın eskittiği argümanları (kavramları) kullanıyor.
Sağcılara da (niyeyse) özel bir önem veriyor.
İsmi klişe sağ değerlerle yan yana anılacak Ekmeleddin İhsanoğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı yapılması tesadüf olmasa gerek. Demek ki ki, solcu Kılıçdaroğlu, klişe sağ politikalarda (hâlâ) değer vehmediyor.
Hayırlı olsun diyelim ve Kılıçdaroğlu’nun bu yeni istikametini izlemeye alalım.
Bakalım, selefi Baykal’ın başaramadığını başarabilecek mi, sağdan giderek solu bulabilecek mi?
Baykal, “Niçin Yaşar Nuri Öztürk’ü, İlhan Kesici’yi milletvekili yaptınız? Bu sağcılardan size ne hayır gelir?” diyenleri, şu sözlerle püskürtüyordu: “Biz solcu bir partiyiz. Bundan şüpheniz olmasın. Amacımız, sağdan giderek solu bulmaktır.”
Solu bulabilmek için meşakkatli bir yol izleyen, yani bütün bir sağı dolanarak zaman ve enerji kaybeden Baykal, direkt soldan gitmemenin cezasını çekti. Girdiği bütün seçimleri kaybetti.
Kılıçdaroğlu’nu da benzeri bir akıbet bekliyor.
Bütün seçimleri kaybetti.
Bundan sonraki seçimleri de kaybedecek.
Bir şey daha:
Kılıçdaroğlu CHP’lileri “rakı masası”ndan kaldırmaya çalışıyor ama maklube sofrasında diz kırmalarına da itiraz etmiyor.
Niye?
Çünkü kendisi de o sofranın müdavimlerinden biri...
Bütün bir yerel seçim ve Cumhurbaşkanlığı seçim sürecini, “sofra arkadaşlarının” temin ettiği kasetlerle, tapelerle, illegal ses kayıtlarıyla geçirdi.
Bütün grup toplantılarında “tape” okudu...
Bütün basın toplantılarına elinde kasetle gitti...
Emrindeki gazete ve televizyonları “Emniyet’in sesi” haline getirdi...
Pensilvanya ne söylüyorsa, onu tekrarladı.
Ne sağcı olabildi, ne hakkıyla solcu kalabildi.
Şimdi kalkmış, partiyi elitistlerden, rakı masası solcularından temizleyeceğini söylüyor...
Halaoğlu Hüseyin Aygün de “İşte buna içilir” diyor.
Nitekim, bu akşam kurultay şerefine içecekmiş...
Biz de “yarasın” diyoruz ve “Rakı masası mı, maklube sofrası mı?” dilemmasında CHP’ye başarılar diliyoruz.
Star