GÜNCEL

Ahmet Kekeç : Haykırmadan önce şu fotoğrafa bir göz at!

Tarih
05 Kasım 2014
İzlenme
Kişi
Yazar
Ahmet Kekeç

5 Kasım 2014...
Biri, “Erdoğan Sevr söylemini ve bölünme paranoyasını canlandırıyor... Görünen o ki önümüzdeki seçimde milliyetçilik pedalına abanacak” diyor; diğeri, “Yetti artık! Kürt meselesini mi çözüyoruz, Sevr muahedesine imza mı atıyoruz?” diye haykırıyor. 

İki Beyaz Türk...

Birincisi, “Erdoğan hiç taviz vermiyor” diyor.

İkincisi, “Erdoğan çok taviz veriyor” diyor.

Bu iki Beyaz Türk kendi aralarında anlaşsınlar...

Erdoğan’ı hiç taviz vermemekle, yani boşuna Sevr paranoyasına saplanmakla suçlayan birinci Beyaz Türk (kendisi ünlü bir Paşa’nın torunudur, dedesi Suriye’de çok Arap ve Kürt kestiği için yaptıklarının bedeli “Sevr” olarak karşımıza çıkmıştır), “bölünme” korkularının yersiz olduğunu söylüyor.

Dalgasını geçmeyi de ihmal etmiyor tabii, “malum söylemler” diyerek.

Örnek de veriyor malum söylemlere: “Sevr”, “manda”, “himaye...”

Hayır, malum söylemlerle ilgili defans geliştirmiş geleneksel milliyetçi çevrelerle değil, son zamanlarda “milliyetçi politikalara” fazlasıyla abandığını söylediği Cumhurbaşkanı Erdoğan’la kafa buluyor.

Ben mi?

Ben ne söyleyeceğimi bilemiyorum.

Bu arkadaş “Kürt meselesinin gündeme getiricisi” olarak isim yapmıştı.

Kürt meselesini çözmek istiyorsak, katı milliyetçi politikaları bir tarafa bırakmalı, “demokrasi” paydasında buluşmalıydık. Ve tabii “hak iadesi” yolunu benimsemeliydik. Yani, Güneydoğudaki kirli savaşa son vermeli, operasyonları hemen durdurmalı, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Kürtlere demokratik haklarını iade etmeliydik.

Doğru...

Çözüm süreci de bunu (hak iadesini) temel almıştı zaten.

Bugün epey yol alındığını görüyor ve umutlanıyoruz.

Fakat “Kürt meselesinin gündeme getiricisi” olarak ün yapmış arkadaş, çözüm umudu belirince “huysuzlanmaya” başladı. (Hatırlayalım: Dağ-bayır dolaşıp, “Bu Tayyip var ya, sizi satacak, sakın silah bırakmayın” diye gerilla liderlerine akıl veriyordu. Öcalan’a da, “Sakın hükümetin yörüngesine girme” diye uyarı mesajları gönderiyordu.)

Eskiden “Niçin Kürt meselesini çözmüyorsun?” diyen adam, şimdi kalkmış, “Niçin Kürt meselesini tek başına sen çözüyorsun?” diye huzursuzluk çıkarıyor...

Kürt meselesini Oslo çözmeliydi, öyle ya...

İşe Wolfowitz’ler filan dâhil edilmeliydi.

İsraillilerin, neo-conların görüşü sorulmalıydı.

Kobani devrimcisi Salih Müslim’e masada yer açılmalıydı.

Dahası, Washington’a rızası alınmalıydı. (Wolfowitz’e mikrofonluk eden bir zat, “Niçin bu işi İslam kardeşliğiyle çözüyorsunuz? Niçin Washington’a sormuyorsunuz?” diyordu.)

Erdoğan’ı bölünme paranoyasına saplanmakla suçlayan ve “Bırakalım şu Sevr masallarını, şu hamaset edebiyatını” diyen arkadaşın yazısını bir fotoğraf süslüyor.

Fotoğrafta “arkadaşı” görüyoruz.

İngilizce ve Türkçe “Kürdistan’a Hoş geldiniz” yazılı tabelanın altında oturmuş, sırıtarak poz veriyor. (Fotoğraf, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde çekilmiş...)

Bu fotoğrafı, “Yetti artık! Kürt meselesini mi çözüyoruz, Sevr muahedesine imza mı atıyoruz?” diye haykıran ikinci Beyaz Türk’e ithaf ediyorum.

Haykırmadan önce (çünkü yazısında “Kusura bakmasınlar, şahı gelse susmayacağım, haykıracağım” diyordu), işbu fotoğrafa ve sırıtık arkadaşın yüz ifadesine baksın.

Sonra da karar versin:

Bölünüyor muyuz, bölünmüyor muyuz?

Kürt meselesini çözecek miyiz, çözmeyecek miyiz?
Star

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;